İstanbul’un her iki köprüsüne hâkim eşsiz Boğaz manzarası ile misafirlerini ağırlayan 29, benzersiz mekân tasarımı ile de farkını ortaya koymaya devam ediyor. Gerek konumu gerekse sunduğu hizmet anlayışı ile İstanbul’un klasikleşen köklü mekanlarından 29, mükemmeliyetçiliği ile dünyanın en iyi restoranlarından biri olarak kabul ediliyor. Boğaz manzarasına sahip konumu ve içerde her adımda yer alan kıymetli sanat eserleri ile de 29 farkını ortaya koymaya devam ediyor.

Kapılarını ilk kez 1993’te açan 29, geçtiğimiz yıl yenilediği logosu ve mekân tasarımı ile bugün de farklı jenerasyonların ilk tercihi olmaya devam ediyor. Eski kimliğini kaybetmeden yenilenen 29, klasik mimari unsurlarını korurken, genç nesil ile de bağ kurabilen tasarım dokunuşları ile dinamik bir ruhla karşımıza çıkıyor. Klasik ve modern unsurları harmanlayan 29’da kış bahçesinin yanı sıra yemek alanında konumlanan açık pişirme alanı da dikkat çekiyor.

Farklı ülkelere ait mutfakları Türk lezzetleri ile harmanlayan ve mevsime göre adapte olan zengin bir menüye sahip olan 29’un odun ateşinde farklı pişirme teknikleri ile hazırlanan lezzetleri ile fark yaratıyor. 29’un klasikleşen lezzetlerinden 29 köfte, lahmacun ve yoğurtlu kebap odun ateşinde farklı pişirme teknikleri kullanılarak hazırlanıyor. 29’un geleneksel yemeklerinin yanı sıra menüde Türk meze ve zeytinyağlı tabağı, Ala Nazik ve ahtapotlu risotto dikkat çekiyor.

Restoran ve gece kulübü konsepti ile lezzet ve eğlence deneyimini özgün ambiyansında bir arada sunan 29, yaz aylarında manzaralı terası ile de gerek öğle gerekse akşam yemekleri için şehrin vazgeçilmez bir destinasyonu olmaya devam ediyor.