1960’lı yıllara gelindiğinde kronograf birçok bilinen üretici tarafından kol saatlerinde yaygın kullanılıyordu ancak bu saatlerin hep­si elle kurulan saatlerdi. Hiçbir üretici bir rotor vasıtasıyla kendini kuran otomatik mekanizma teknolojisini kronografla birleştirmeyi başaramamıştı. 1962 yılına gelindiğinde ise saat dünyası, dönemin ünlü mekanizma üreticilerinden Zenith’in otomatik bir kronograf mekanizması üzerinde çalışmaya başladığını duyurmasıyla sallandı; ancak Zenith’in, kronograflar ve süreölçerler konusunda o güne kadar geniş bir deneyimi yoktu. Ayrıca kullanılabilir bir mekaniz­manın ortaya çıkışı uzun emek ve geliştirme süreci gerektiren bir iş olduğundan hedefledikleri duyuru tarihi olan 1965’e yetişemeyecekleri kısa sürede kesinleşti.

İşte tam bu noktada saatçilik dünyasının efsane isimlerinden Jack Heuer en büyük rakiplerinden Willy Breitling’e o güne kadar kimsenin tahmin edemeyeceği bir teklif ile gitti. Süre ölçerler ve kronograflar konusunda uzman olan iki rakip firma; Heuer ve Breitling, dünyanın ilk otomatik kronografını üretmek için güçlerini birleştirecekti. Anlaşmaya göre Heuer baskın olduğu Amerika ve Birleşik Krallık pazarlarına ve Bretiling de daha kuvvetli olduğu Kıta Avrupası pazarlarına odaklanmaya devam edecekti. Bu koşulla anlaşan iki dev isim sayesinde dönemin NASA girişimleri kadar gizli bir ortaklık çatısında yürütülen, çalışan mühendislerin nerede ve ne amaçla çalıştıklarından bahsetmeleri yasak olan “Project 99”, etkilerini günümüz saatçiliğinde de göreceğimiz bir girişim olarak ortaya çıktı. 1968 yılının sonlarına gelindiğinde ise Project 99 ilk meyvelerini verdi. “Chronomatic” adını alan kusursuz prototipler hazırlanmıştı. Ancak son ürünleri ortaya koymadan bir duyuru yapmamaya karar veren ve bu gelişmeyi sadece tedarikçileriyle paylaşan ortaklık, duyuru planını bir sonraki yılın nisan ayında gerçekleşecek Basel fuarı için yapmıştı.

Takvimler 1969 yılını gösterdiğinde ise saat severler için Lauda-Hunt veya Senna-Prost mücadeleleri kadar ilgi çekici olan yarışın son düzlüğüne girilmişti. “Project 99″un geliştirme sürecinin tamamlandığının ve rakibinin son ürün için üretime geçtiğini haber alan Zenith, yeni yılın ilk ayında henüz prototip aşamasındaki mekanizmasını, Heuer-Breitling iş birliğinin fuarı bekleme kararını avantajına kullanmak için kamuoyuna duyurmaya karar verdi. 10 Ocak 1969′ da düzenlediği küçük bir basın toplantısıyla, geliştirdiği prototipini “El Primero” (İspanyolca’da “Birinci”) adıyla basınla paylaştı. Kullanılabilir ürünün ortaya çıkması için planlanan tarih aynı yılın ağustos ayı olsa da prototipiyle kamuoyuna çıkan Zenith duyurusu ilk yapılan otomatik kronograf mekanizmasına sahip üretici olmayı başardı. Bu gelişme her ne kadar kurnaz bir pazarlama stratejisi gibi görünse de üretime daha önce geçen Heuer-Breitling iş birliğini durdurmaya yetmedi. Zenith’in prototip mekanizma ile yaptığı duyurusuna cevap olarak 3 Mart 1969 tarihinde, Cenevre’deki lnternational Hotel ve New York’taki PanAm binasında eş zamanlı olarak, dünya basınıyla İsviçre Saat Endüstrisi Federasyonu’ndan temsilcileri çağırdıkları ve Chronomatic mekanizmasına sahip onlarca kullanıma hazır ürünün sergilendiği toplantılar düzenlendi.

Bu yarış ile ilgili bakış açısına göre kimin kazandığı değişebilecekken tüm saat severler için kesin olan tek bir şey var ki 60’lı yılların sonundaki bu heyecanlı rekabet saat dünyasına efsanevi titrini hak eden ve halen üretimde olan iki mekanizma kazandırdı; TAG Heuer Monaco serisinin özel modellerinde kullanılmaya devam edilen, dünyanın ilk otomatik kronografı.